ŞEYH ŞABAN-I VELİ HAZRETLERİ – HANÖNÜ’NÜN MANEVİ MİRASI
Anadolu’nun gönül erenlerinden biri olan Şeyh Şaban-ı Veli Hazretleri, yalnızca Kastamonu’nun değil, tüm İslam dünyasının saygı duyduğu büyük bir tasavvuf büyüğüdür. Ancak onu farklı ve özel kılan bir yönü daha vardır: Şeyh Şaban-ı Veli Hazretleri, Kastamonu’nun Hanönü ilçesinden doğmuş, bu mütevazı toprakların yetiştirdiği büyük bir gönül insanıdır.
Hanönü’den Doğan Bir Işık
Doğumu 15. yüzyılın sonlarına denk gelen Şeyh Şaban-ı Veli Hazretleri, Hanönü’nün Çakırçay Köyü'nde dünyaya gelmiştir. O dönemler küçük bir Anadolu köyü olan bu yerleşim, onun dünyaya getirdiği ilmi, irfanı ve hikmetiyle bugün hâlâ manevi anlamda aydınlanmaktadır.
Henüz genç yaşta tasavvufa yönelen Şeyh Şaban-ı Veli, ilim öğrenmek üzere İstanbul ve ardından Halvetiye Tarikatı'nın önemli merkezlerinden biri olan Kastamonu’ya gitmiştir. Burada aldığı eğitim ve gösterdiği üstün manevi halleriyle kısa sürede büyük bir mürşid-i kâmil olmuştur.
Halvetiye Tarikatı ve Kastamonu’daki Mirası
Şeyh Şaban-ı Veli, Halvetiye Tarikatı'nın Şabanîyye kolunun kurucusudur. Kastamonu’daki Şeyh Şaban-ı Veli Külliyesi, onun izinden yürüyen binlerce dervişin yetiştiği bir irfan merkezi haline gelmiştir. Bugün de Kastamonu şehir merkezindeki bu külliye, hem yerli hem yabancı ziyaretçiler için bir inanç turizmi durağı, bir maneviyat mekanıdır.
Ancak bu büyük velinin ilk nefesini aldığı, çocukluk yıllarını geçirdiği yer Hanönü’dür. Bu nedenle Hanönü, sadece doğal güzellikleriyle değil, bir Allah dostunu dünyaya kazandırmış olmasıyla da yüce bir manevi değere sahiptir.
Hanönü’nün Manevi Kimliği
Hanönü halkı, Şeyh Şaban-ı Veli Hazretleri'nin hatırasına büyük bir saygı besler. O’nun doğduğu topraklar olmak, ilçeye tasavvufi bir derinlik ve manevi bir huzur kazandırmıştır. İlçede onun adına yapılan anma etkinlikleri, sohbetler ve dualar, bu kültürel ve dini bağlılığın canlı örnekleridir.
Sonuç
Şeyh Şaban-ı Veli Hazretleri’nin Hanönü doğumlu olması, bu şirin ilçeye manevi bir anlam ve derinlik kazandırmaktadır. Hanönü, sadece tabiatıyla değil; aynı zamanda böylesine büyük bir velinin ilk adımlarını attığı topraklar olmasıyla da maneviyatın merkezi olma özelliğini taşır. O’nun doğduğu bu toprakları ziyaret etmek, sadece bir yolculuk değil, bir gönül seferidir.
